Sağlık Bakanı Koca, BUÜ’lü öğrencilere hitap etti

 

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı ağırladı. Tıp Fakültesi’nde eğitim gören öğrencilerle bir araya gelen Bakan Koca, Bursa’nın ve Uludağ Üniversitesi’nin kendisi için birçok bakımdan önemli olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikte hekim adayı öğrencilerle buluşan Fahrettin Koca, Bursa Erkek Lisesi’nde eğitim gördüğünü ve sonrasında Uludağ Üniversitesi’nde tıp okumayı düşündüğünü belirterek sözlerine başladı. Türkiye’de şuan 120 tıp fakültesinin bulunduğunu açıklayan Bakan Fahrettin Koca; “1945 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurulana kadar İstanbul Tıp Fakültesi ülkemizdeki tek tıp fakültesiydi. 1955 Ege, 1966 Erzurum, 1967 Hacettepe, 1968 Cerrahpaşa kuruldu. Bursa Tıp Fakültesinin kuruluşu da 1970 biliyorsunuz. O tarihlerde yeni üniversiteler, daha eski üniversitelerin organizasyon ve kadro desteğiyle kurulmaktaydı. Köklü Tıp Fakültelerimizden biri olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, benim de mezun olduğum Çapa’nın eğitim, kadro ve tecrübe desteğini alarak kurulmuştur. İlk dekanınız, genel cerrah Prof. Dr. Fikret Karaca, buradan önce Çapa’nın hocasıydı. Aynı zamanda, mezunu olduğum Bursa Erkek Lisesini bitirmişti. Fakültenizin temellerini atan kadroda mikrobiyoloji hocam olan Prof. Enver Tali Çetin var. Görüyorsunuz. Bina değil, hoca esas olduğuna göre, kuşak geçişi yaparsak, fakülte arkadaşı çıkacağız. Burada, mesleğimizin çok şey borçlu olduğu Fikret Karaca hocayı, Enver Tali hocayı, artık aramızda olmayan bütün hocalarımızı saygıyla anıyorum” dedi.

“TIBBİYEYİ BURADA OKUMAK İFTİHAR VESİLESİDİR”

Bursa Tıp Fakültesi’nin uzun yıllardır bir tıp fakültesini özellikleri yönünden son derece iyi tanımlayacak bir kimliğe sahip olduğunun altını çizen Fahrettin Koca, bu kimliği eğitim kalitesi, hastane hizmetleri ve bilimsel araştırma faaliyetlerinin oluşturduğunu kaydetti. Bursa Tıp Fakültesi’nin tıpkı Hacettepe, tıpkı Ankara Tıp, tıpkı Çapa ve Cerrahpaşa gibi kendi yetkinliğini geliştirmiş olduğuna işaret eden Koca; “Tıbbiyeyi burada okumak iftihar vesilesidir. Fakültenizde olmaktan ve bana zaman ayırmanızdan dolayı ise gururluyum. Bugün daha çok sizlerin açacağı konuları konuşmaktan yanayım. Sorunun ve cevabın birbirini dürüstçe tamamlaması için elimden geleni yapacağım. Sağlık çalışanlarımızın yaşadığı türden devasa sorunların monologlarla çözüldüğünü hiç duymadım. Monolog değil, diyalog ihtiyacındayız” diye konuştu.

KALPLERDEKİ HEKİM VE SAĞLIK ÇALIŞANI SEVGİSİ PANDEMİDE KENDİNİ GÖSTERDİ

Hekimlerin temel sorunlarının 5 başlık altında toplandığını vurgulayan Sağlık Bakanı Koca: “Mesleğin saygınlık kaybı, şiddet, Malpraktis; ücret başta olmak üzere özlük hakları ve çalışma ortamı kaynaklı olumsuzluklar. Mesleğimizdeki saygınlık kaybı, saydığım diğer sorunlarla iç içe olan bir sorun. Fakat onlarla sınırlı değil. Bu konuda arkadaşlarım beni bir sosyoloji doktorası çalışmasından haberdar ettiler. Çalışmanın özetinde, yakın dönemlerde üç mesleğin saygınlık kaybına uğradığı söyleniyor: Mimarlık, avukatlık ve hekimlik. Hekimlikteki saygınlık kaybı, son birkaç yılın meselesi değil diyor araştırmacı. Çalışmada doğrusu düşündürücü bulduğum bir ana tez var: Bugünün genç hekimleri diyor, bu araştırmacı, tıbbiyeye eski kuşaklardan hekimlerin sahip olduğu saygınlık beklentisi, maddi imkân öngörüleri ile girdiler. Fakat geçmişin bugüne bu projeksiyonu hayal kırıklığına yol açıyor. Görüşte bir gerçeklik payı varsa da, ben sizin adınıza tüm taleplerde idealistim! Bunlar bir yana, şunu iyi biliyoruz: Bu halkın kalbindeki hekim ve sağlık çalışanı sevgisi, Pandemi döneminde bütün asaletiyle kendini bir kez daha göstermiştir! Birçok Avrupa ülkesinde meslektaşlarımız alkışlandı ama yine aynı süreçte şiddet olayları da tırmandı. Bizde ise bu artış salgının bitimine de doğru görüldü” açıklamasında bulundu” şeklinde konuştu.

“Sağlığı söz konusu ise diğer her şeyini feda etmeye hazır olan insanın, dünyanın neresinde olursa olsun, bir hekime, hemşireye tepeden bakması uzun vadede mümkün değil. Bu devir kısa sürer. Doktora çalışmasını yapan arkadaşımız, bilime kalıcı bir katkıda bulunamayacağı için şahsen üzgün değilim” vurgusunda bulunan Bakan Koca, sağlık çalışanlarının sorunlarının tıpkı Covid-19 gibi odaklandığı bir diğer konu olduğunu söyledi.

“SAĞLIK SİSTEMİNİN ÖZNESİ HEKİMDİR”

Sağlık Bakanı olarak görünürde 1 milyon 150 Bin kişinin sorunlarıyla ilgilenseler de aslında 84 milyonun sorunlarıyla ilgilendiklerini kaydeden Koca; “Çünkü konumuz şiddetse, şunu biliyoruz: Hekimin güvende olmadığı yerde hasta da güvende değildir. Konumuz Malpraktis ise biliyoruz ki, hekim gerekli tedaviyi bıçak sırtındayken yapamaz. Gerçek anlamıyla hekim-hasta ilişkisi kurulamaz. Ücretler eğer problem olmaya devam ederse, toplum yarın kapısını çalacağı hekim bulamaz. Sağlık sisteminin öznesi hekimdir, sağlık sisteminin öznesi sağlık çalışanıdır. Bu bakımdan, hekimlerin, tüm sağlık meslek gruplarının sorunları, 84 Milyon insanıyla Türkiye’nin sorunudur. Bu ağır sorunlarla mücadelenin salgınla mücadeleden daha az önemli, emek verilmeye daha az değer olduğunu kimse söyleyemez. Her iki sorumluluğu üstlenmiş olarak bunu en iyi ben biliyorum. Covid-19 vaka sayılarıyla bir günde yaşanan şiddet olayları bizi aynı derecede ilgilendiriyor. Fakat ikisi arasında önemli bir fark var. Aynı ciddiyetteki mücadele kısa sürecek” dedi.

KASTEN YARALAMA, KATALOG SUÇLARI KAPSAMINA ALINIYOR

Hekim ve sağlık çalışanlarından biraz şikâyetçi olduğunu belirten Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şiddet suçlarına karşı atılan adımların farkında olmayanların bulunduğunu vurguladı. Mecliste, Adalet Komisyonundan geçen düzenlemenin içeriğinin tam olarak bilinmediğini aktaran Bakan Koca; “Kasten yaralama suçu Katalog Suçları kapsamına alınıyor. Bu ne demektir? Kasten yaralama suçu, ceza yargılaması bakımından artık çok daha ağır bir suç olmaktadır. Suçun Katalog Suçları kapsamına alınması, tutukluluk için yeterli sebep olacak. Zihninizde canlansın diye örnek vereyim: Bir sağlık çalışanını yaralama; kasten öldürme, işkence, intihara yönlendirme gibi ağır suçlarla aynı başlık altında toplanıyor. Bu ve diğer konularda, Sayın Cumhurbaşkanımız 14 Mart Tıp Bayramında müjdeler vermişti. Hepsi fiiliyata geçiyor. Adalet Bakanımızla işbirliği içinde hazırlayıp, Adalet Komisyonundan geçirdiğimiz kanun maddesi taslağının, Mecliste grubu bulunan tüm partilerin desteğini alınarak yasalaşacağından kuşkunuz olmasın. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum: Hani, biz hekimler sevk yapıyoruz ya. Cerrahın elini kesmeye, nöroloğa yumruk atmaya cüret eden psikopatlar, kurallara uymayan sosyopatlar yargı tarafından anında tutukevine sevk edilecekler” diye konuştu.

14 MART’A BAKIN!

Bakan Koca, açıklamasına şöyle devam etti; “Bilmem farkında mısınız? Biz Türk hekimleri, sağlık çalışanları olarak, bir konuda Avrupalı, Amerikalı hekimlere karşı, sahip olduğumuz diğer üstünlükler bir yana, şimdi büyük, yeni bir üstünlük elde ediyoruz. Tabi, çalışmak için yurt dışına giden arkadaşlarımıza karşı da! Malpraktis davalarıyla ilgili yeni yasal düzenleme Adalet Komisyonundan geçmiş durumda. Biliyorsunuz, bir düzenlemenin kanunlaşabilmesi için önce Adalet Komisyonu’ndan, sonra Meclis’ten geçmesi, akabinde de Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanıp, Resmi Gazete’de yayınlanması gerekiyor. Kabul edersiniz ki, kanun değişikliği hastaya aspirin yazmamız gibi değil, cerrahi operasyon gibi bir süreç. Kolay değil. Ama siz harekete geçirici iradeye, 14 Marta bakın! Hazırlanan Malpraktis yasasının özü nedir? Hekim, sağlık çalışanı kasıtlı davranmadığı sürece, uyguladığı tedaviden doğacak problemler sebebiyle tazminat ödemeyecek. Olayı hasta açısından düşünmek de gerekiyor elbette. Hekime rücu edilmeyecek olan tazminatı devlet ödeyecek. Zaten meraklı olmadığımız Hukuk bilgisine pek ihtiyacınız olmayacak. Tabi ben, hukuk bilgimi geliştirmek zorundaydım. Dersime iyi çalıştım, ama bu yan dal ihtisasına devam. Malpraktis sorunu kökten çözülüyor. Bu konuda söylenecek ne varsa hepsinin özeti budur. Düzenlemeyle birlikte, bir Mesleki Sorumluluk Kurulu kurulacak. Kurul, nedense bir kafa karışıklığına yol açtı. Oysa düğümlerin çözüleceği yer orasıdır. Sorularınızı yönelteceğiniz zaman, lütfen her ayrıntıyı sorun. Her sorunun bir cevabı var!”

HEKİMLİK, BELLİ İHTİYAÇ VE ŞARTLARA GÖRE DÜZENLENMİŞ ORTAMLARDA YAPILIR

Hekimlerin özlük hakları konusunda da görüşlerini açıklayan Fahrettin Koca; “Geçtiğimiz hafta Sakarya Tıp Fakültesindeydim. Bir asistan arkadaşımız, birçok sorunu akıcı ve akılcı şekilde sıraladı. Sonunda buruk ve sitemkâr bir ses tonuyla dedi ki “Sayın Bakanım, 10 bin 500 Lira maaş alıyorum. Bu parayla nasıl evleneceğim?” Böylesine candan somutlaştırma beni etkiledi. Bu ülke asistana 10 Bin 500 liracığı mı layık görecek? Her halde bu konudaki hazırlıklarımızı soracaksınız. Ve sanırım bana, 1 Aralık 2021 tarihini de hatırlatacaksınız. Size hak veriyorum, ertelenen zam bize olan güvenoyunuzda fireye yol açtı. Arkadaşlar, biz, kâğıt ve kalemden fazlasına ihtiyaç duymadan eser verebilen sanatkârlardan değiliz. Hekimlik mesleği, özellikle tıbbi teknolojiden bunca yararlandığımız günümüzde, belirli ihtiyaç ve şartlara göre düzenlenmiş ortamda yapılır. Bu şartlar, gerekli yardımcı personeli de içerir. Bu konularda ciddi eksiklerimiz var. Hekimlerimizin büyük kısmı işlerini tek başına yürütüyor. Tıbbi sekreter sayımız yetersiz. Karşıma upuzun bir problem listesi çıkaracağınızı biliyorum. İhtiyaçları daha da iyi kavramak için can kulağıyla dinleyeceğim. Nöbetler konusunu, çalışma ortamı şartları kapsamında ele almalıyız. 36 saat nöbeti insani olmaktan uzak bulduğum biliniyor. Çözüm teşebbüslerimize tanıksınız. Çalışma süresini maksimum 24 saatle sınırlandırmak istediğimi, nöbetlerle ilgili olarak da hakkaniyetli bir ücret düzenlemesine gidilmesini amaçladığımızı vurgulamak isterim. Çabamızdan emin olun. Şartlarınız iyileşene kadar, ben de en az sizin çalıştığınız kadar çalışmaya varım” şeklinde konuştu.

“SİZLERE KARŞI ÖDEVLERİMİ BİLİYORUM”

Hekimliğin kendi başına bir statü olduğuna işaret eden Koca, hekimlik konumunun zekâca asil olmaktan ileri geldiğini iddia etti. Bugün Sağlık Bakanı olduğunu ancak yaşadığım sürece hekim olarak kalacağını aktaran Sağlık Bakanı; “Size karşı ödevlerimi biliyorum. Yerine getirdiğim, getirmekte olduğum kısmını sorularınızla açmaya çalışacağım. Buradan Ankara’ya, Bakanlık binasına yeni ödevlerle döneceğim. Emin olduğum bir şeyi sizin de bilmeniz, daha doğrusu zaten sahip olduğumuz bilginin adını koymamız gerekir. Sağlıktaki tüm sorunların çözümünde çatı kavram acaba nedir? Sağlıktaki tüm sorunların çözümünde çatı kavram bence adalettir. Düşük ücret bir adalet sorunudur. 36 saat nöbet bir adalet sorunudur. Mecburi hizmet sürelerinde kadro farkına bağlı uygulama bir adalet sorunuydu. Örnekleri çoğaltmamıza gerek yok. Beni anladınız. Adaletin tesisi iradelerin doğru yerde toplanmasına bağlıdır. Yolu da yol arkadaşlığı açar” diyerek konuşmasını tamamladı.

REKTÖR KILAVUZ: TIP FAKÜLTESİ DİPLOMASININ ULUSLARARASI GEÇERLİLİĞİ BULUNUYOR

BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ise selamlama konuşmasında Üniversite ve Hastane hakkında bilgilendirmede bulundu. Tıp Fakültesi’nin her yıl 230 kontenjan aldığını, buna ek olarak 51 misafir öğrenci kontenjanlarının bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, ayrıca Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden iki yıldır 62’şer öğrenci aldıklarını, Yalova Tıp Fakültesi’nden de bu yıl 41 öğrenci aldıklarını açıkladı. Akademik kadro açısından Türkiye’nin en deneyimli fakültelerinden birisi sayılabileceklerini vurgulayan Kılavuz; “Türkiye ve Avrupa yeterlilikler çerçevesi içerisinde YÖK'te 129 program onaylanmış durumda. Bu programların 5’i mühendislik fakültemizden, 1’i de tıp fakültemiz oldu. Bu programlardan mezun olanların diplomaları uluslararası alanda geçerli sayılıyor” dedi

SAĞLIK HİZMETLERİ PANDEMİ ÖNCESİNE DÖNÜYOR

Sağlık yatırımlarına kendi dönemlerinde büyük bir önem verdiklerinin altını çizen Rektör Prof. Dr. A. Saim Kılavuz, özellikle koronavirüs sürecinde Üniversite Hastanesi olarak üzerlerine düşen tüm görevleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye gayret ettiklerini söyledi. Poliklinik sayısı itibariyle süreç öncesinde sayıları yüzde 80 oranında yakaladıklarını belirten Prof. Dr. Kılavuz; “2021 verilerimiz itibariyle ameliyat sayılarında son 6 yılın ortalamasının yüzde 20 üzerine çıkmış durumdayız. Arkadaşlarımız gerçekten gayretle çalışıyor. Yoğun bakım, Bursa’nın önemli sıkıntılarından birisiydi. Göreve geldikten hemen sonra yoğun bakımları 60 yatak arttıracak projeyi uygulamaya koyduk. İnşallah Eylül ayı itibariyle yoğun bakımları bitirecek ve teslim alacağız. Acil, maalesef Bursa’ya ve Uludağ Üniversitesi’nin şanına yakışacak durumda değildi. Şimdi 4 katına çıkartıyoruz. İnşaatı Temmuz gibi bitecek. Çalışanlarımıza yönelik yemekhane inşaatının ihalesi de yapılma aşamasında. Toplam 10 milyonluk yemekhane inşaatına başlayacağız. Yılan hikâyesine dönen Çocuk ve Kadın Doğum Hastanesi projemiz vardı. Nihayet Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı ile anlaştık. Proje ihaleleri yapıldı. İnşallah önümüzdeki yıl temelini atacağız. Bağışçılarımız marifetiyle 60 yataklı bir Organ Nakil Merkezi inşaatı başlattık. Başka bir bağışçımızın desteğiyle de Diş Hekimliği Fakültemizin inşallah bayramdan sonra temelini atacağız” diye konuştu.

Rektör Kılavuz; “İçinden geçmekte olduğumuz mali sıkıntılara rağmen, devletimiz ve milletimiz var olsun diyoruz. En sıkıntılı dönemlerde dahi yüz akıyla çıktığımız sağlık serüveninde geldiğimiz nokta itibariyle tarihin bu dönemi iyi bir şekilde yazacağına inanıyoruz. Bugün karşınızda bulunan genç arkadaşlarımız da gayretle, hekimliğin ne demek olduğu bilinciyle inşallah mezuniyetlerinden sonra ülkelerine hizmet için amadedirler” açıklamasında bulundu.

Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, salonda bulunan öğrencilerden gelen soruları cevapladı. Program, BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Tıp Fakültesi ve Üniversite Hastanesi Yöneticilerinin Bakan Koca’ya plaket takdimi ile sona erdi.

Etkinliği Bursa Valisi Yakup Canbolat, milletvekilleri, belediye başkanları, bürokrat ve akademisyenler de takip etti.

Sosyal-Paylaşım

Anasayfaya Dön Son Haberler Haber Arşiv

Haber Tarihi : [18-Nis-2022]

Haber Görüntüleme : 3.820 - 0