Kalitenin kitabı ilk kez Bursa’da yazıldı

 

Bir dizi seminer ve workshop düzenlemek amacıyla Uludağ Üniversitesi (UÜ) Eğitim Fakültesi’ne gelen Marka Tasarımcısı ve Yazar Muharrem Dere, dünya genelinde kaleme alınan ilk kalite belgesinin Bursa’da 1502 yılında yazıldığını hatırlatarak, “Dünyadaki bilinen bütün marka standartları disiplinlerinden 380 sene evvel yazılmış, kaleme alınmış olağanüstü bir eserdir. Bursa bu açıdan şanslı ve ilklerin şehri diyebiliriz” şeklinde konuştu.

Kendisini Türkiye’nin marka filozofu olarak tanımlayan N. Muharrem Dere, Türkiye turnesi kapsamında verdiği ‘Markaların Yeni Yol Haritası’ isimli seminerler serisine Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde devam etti.

Uğur Mumcu Salonu’nda öğretim görevlileri ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği seminerde konuşan Muharrem Dere, her ürünün, hizmetin, şahısın, şehrin ya da konsepti olan projelerin markalaşabileceğini söyledi. Markaların yüzde yüz kaliteli olması gerektiğinin altını çizen Dere, “Kalite asla markanın vaadi olmamalıdır, gerek şartı olmalıdır. Markalar ilk etapta kimliği ile ayrışırlar. İsmi çok farklı olacak. Söylediğinizde hemen o gelecek akla. Fonetiğe ve jargona dikkat edeceksin. Hedef kitle pazarda doğru algılanacak. Doğru isimle başlayacak. İyi bir kimliğe sahip olacak. Hedef kitleyi çok iyi analiz edecek. Sade ve uzman olacak. Sürekli artan kalitede olacak. Ondan sonra kendi alanında uzman olacak. Sonuç odaklı olacak. Fiyat dengesi olacak ve hangi sektörde markalaşacaksa o sektörün dilini iyi bilecek. Marka yol haritasını iyi takip eder ve yukarıda saydıklarımı eksiksiz yaparsanız markanızı zirveye doğru konumlandırabilirsiniz” diye konuştu.

“KURUMSALLAŞMA KÜLTÜRÜMÜZ YOK”

Seminerde gençlerin girişimci olması gerektiğini ve bu anlamda da gençlerin önünün açılması gerektiğini vurgulayan Muharrem Dere, “Gençlerde girişimcilik ışığı var ancak büyükler bilgi paylaşmıyor. Gençlere güvenmiyorlar, bilgi vermiyorlar, saygı duymuyorlar, inanmıyorlar ve kıskanıyorlar. Gençlerde girişimcilik oranı çok düşük. Bizde hem burjuvazi yok hem de ikinci veya üçüncü nesil şirket geleneği yok. Amerika’da binde 3 olan bu oran bizde çok daha aşağılarda maalesef. Lider ölünce şirketler kalmıyor. Bizde kurumsallaşma kültürü yok. Kurumsallaşmadan uluslararası marka olamazsınız, yerelde kalırsınız. Başarılı örnekler var, ancak yeterli değil. Marka demek para kazanmak demek değildir. Marka, uluslararası ve daha çok para kazanmaktır. Sadece ürün satarak para kazanmayı hedefleyenler ticaret yapıyordur. Markasını satmak başka bir şey. Klasik ticarette üç yatırım bir kazanç vardır. Marka ise dört yatırım yedi farklı kazanç demektir” dedi.

MARKANIN KİTABI İLK KEZ BURSA’DA YAZILDI

Marka ve markalaşma konusunda Bursa’nın farklı bir öneme sahip olduğunu aktaran Dere, ilk kalite kitabının bu kentte yazıldığına dikkati çekti. Dere şöyle konuştu: “Dünyanın ilk kalite belgesi niteliğindeki eser, İkinci Beyazıt tarafından Bursa’da 1502’de yazıldı. Kanunname-i İhtisab-ı Bursa (Bursa Belediyesi Kanunu). Dünyadaki bilinen bütün marka standartları disiplinlerinden 380 sene evvel yazılmış, kaleme alınmış olağanüstü bir eserdir. Bursa bu açıdan şanslı ve ilklerin şehri diyebiliriz. Türk markalarının uluslararası alanda itibarları çok düşük. Süreklilikleri yok. Kurumsal olmadıkları için 20-30 yıl sonra aynı şekilde devam ediyorlar. Kendilerini geliştirmiyorlar. Marka üçüncü nesilden sonra kalıcı olur. Marka yüz yaşını aştıktan sonra marka oluyor. Bizim çok çalışmamız ve birbirimizi sevmemiz gerekiyor.”

Muharrem Dere, seminerin ardından UÜ Teknik Bilimler MYO’da gerçekleştirilen yönetici ve öğrencilerin katıldığı workshop çalışması ile de kalite ve markalaşma konularını uygulamalı olarak anlattı.

Sosyal-Paylaşım

Anasayfaya Dön Son Haberler Haber Arşiv

Haber Tarihi : [06-Nis-2016]

Haber Görüntüleme : 2.671 - 0