Dünya yüzeyinin yaklaşık %71’i suyla kaplı... Buna rağmen içme suyu kaynağımız sanıldığı kadar çok değil.
Dünya’da yaşamın var olmasının temel sebebi olan su, Su Çevrimi yoluyla sürekli hareket ediyor. Okyanuslar, atmosfer ve toprak arasında sonsuz bir çevrim içinde akıyor su. Su, türleri ekosistemlerle, nehirleri göllerle, dağları denizlerle, insanları gezegendeki tüm sistemlerle birleştiriyor. Yaşamlarımız su çevrimine bağlı.
Gezegendeki suyun toplam miktarı sabit, azalmıyor veya artmıyor.
Gezegendeki suyun yaklaşık %97,5’u tuzlu sudan oluşuyor. İçme suyu yalnızca %2,5 oranında. Düşük orandaki bu içme suyunun %79’u buzullarda, %20’si ise yeraltında gizli. İhtiyaçlarımızı karşılamak için kolayca ulaşabildiğimiz kısım ise toplam içme suyunun ancak %1’i kadar. Bu kısım yağışlarla yenileniyor.
Suyu kullanırken sürekli kirletiyoruz. Kirlenen suyu geri kazanmadığımızda, bu suyun çoğu geçtiği alanları kirleterek okyanuslarda son buluyor. Toplam su miktarı değil belki, içilebilir su miktarı böyle azalıyor. Su kıtlığı başlıyor.
Su kıtlığı insanlığın %40’ından fazlasını etkiliyor. Her geçen gün daha fazla ülke su stresi yaşamaya başlıyor. 2050’ye gelindiğinde dünyadaki insanların en az dörtte birinin tekrarlayan su yoksunluğuna maruz kalacağı tahmin ediliyor.
Suyu korumak, yalnızca ihtiyacımız olduğu kadar kullanmak demek.
Suyu korumak, gelecek nesillere tuzlu su değil içme suyu bırakabilmek demek.
Suyu korumak, onu temiz tutmak demek; suyu temiz tutarken çevreyi de korumak demek.
Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 6 (SKA 6), temiz su ve sanitasyonu anlatıyor.
BUÜ Sürdürülebilir Kampüs
Anasayfaya Dön Son Haberler Haber Arşiv