Bursa'da Suriye uyruklu ailenin bebeği, 1 yaşındaki Tamer Al Jadou'ya, akut karaciğer yetmezliği tanısı konuldu. Karaciğer nakli olması gereken Tamer'in Suriye'de yaşayan üvey annesi Hmameh Elhalef'in nakile uygun olduğu anlaşıldı. Bursa Uludağ Üniversitesi Organ Nakli Merkezi görevlileri, Kilis Valiliği ile iletişime geçerek Elhalef'i, sınır ötesindeki Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı ekiplerin de yardımıyla Türkiye'ye getirdi. Üvey anne, Tamer'e karaciğerinin parçasını verdi. 1'inci yaş gününde karaciğer nakli olan Tamer, sağlığına kavuştu.
Suriye uyruklu baba Saleh El Ceddu ile anne Nadima Al Jadou çifti, geçen yıl 28 Nisan'da dünyaya gelen çocuklarına Tamer ismini verdi. 6 aylıkken hastaneye kaldırılan Tamer bebeğe, akut karaciğer yetmezliği tanısı konuldu. Bursa Uludağ Üniversitesi'nde (BUÜ) yatılı tedavisine başlanan Tamer bebeğe yapılan test ve tedavilerin sonucunda karaciğer nakli olmasına karar verildi. Tamer'in annesiyle kan grubu uyuşmazken, babası ise obez olduğu için oğluna karaciğerinin bir parçasını veremedi. Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Yönetmeliği'ne göre kadavradan Türk vatandaşı olmayan kişiye organ nakli yapılamadığı için Tamer'in ailesi, nakil için yakın akrabalarını araştırmaya başladı. Ailenin aklına son olarak Tamer'in Suriye'de yaşayan üvey annesi Hmameh Elhalef (30) geldi. Elhalef'in, ülkesinden Bursa'ya gelmesinin zaman alacağı dikkate alınarak kadının testlerinin Suriye'de yapılmasına karar verildi. Yapılan tahliller sonunda Elhalef'in karaciğerinin uygun olduğu belirlendi.
6 ÇOCUĞU İLE TÜRKİYE'YE GELDİ
Bunun üzerine BUÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Organ Nakli Merkezi görevlileri, üvey annenin Suriye'den Türkiye'ye getirilmesi için İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Yabancılar Şube Müdürlüğü ile iletişime geçti. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Kilis Valiliği ve İl Sağlık Müdürlüğü'nün de girişimleriyle üvey annenin 3 çocuğuyla Türkiye'ye gelmesinin izni alındı. Sınır ötesinde görevli Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı ekip, Halep'teki Hmameh Elhalef ve çocuklarını Türkiye sınırına getirdi. 3 çocuğuyla Türkiye'ye geliş izni olan Hmameh Elhalef, sınır kapısına 3'ü üvey 6 çocuğuyla geldi. 3 çocuğu ile Türkiye'ye giriş yapan Hmameh Elhalef, diğer 3 çocuğu Türkiye'ye giremezse Bursa'ya gelip, organ naklini gerçekleştirmeyeceğini söyledi. Bunun üzerine seferber olan yetkililer, uzun bir uğraştan sonra diğer 3 çocuk için de Türkiye'ye giriş iznini aldı. Türkiye'ye gelen Hmameh Elhalef ve 6 çocuğu, Gaziantep'e getirildi. Maddi durumu kötü olan ailenin Bursa'ya geleceği otobüsün biletleri, Yabancılar Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru tarafından alındı.
İTAFİYE ERLERİ VE POLİSLERDEN KAN ALINDI
Bursa'ya gelen Hmameh Elhalef'in organ verebilmesi için İl Sağlık Müdürlüğü Başkanlığında Etik Kurulu acıl olarak toplandı. Etik Kurulu'nun onayının ardından üvey anne, Bursa Uludağ Üniversitesi'ne yatırıldı. Yapılan testler sonucunda Hmameh Elhalef, üvey oğluna karaciğerinin bir parçasını vermek için ameliyata alındı. Bu sırada ameliyat için gerekli olan 20 ünite kana ihtiyaç duyuldu. Kan ise, haber verilmesi sonucu Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri, polisler ve hastane personeli tarafından karşılandı. 28 Nisan'da üvey anneden alınan karaciğer, 1'inci yaş gününde Tamer bebeğe nakil edildi. Ameliyattan sonra 5 gün yoğun bakımda kalan Tamer bebek, sağlık durumun iyi seyretmesi sayesinde dün sabah servise alındı.
Yaşanan bu gelişme ailesi kadar Tamer bebeğin yaşaması için sıra dışı uğraş veren doktorları ve kendisiyle yakından ilgilenen çalışanları sevindirdi.
'ÇOCUĞUMUZ ULUSLARARASI BİR HASTAYDI'
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ekrem Kaya, "Hasta Türk vatandaşı olmadığı için kadavra nakil olması mümkün değildi. Çok zorlu bir süreç. Karaciğer nakline kadar hocalarımızın başarılı tedavileri sayesinde çocuk yaşayabildi. Üvey anneden sağlanan karaciğer parçasıyla başarılı nakil gerçekleştirdik. Profesyonel ekibe sahip olduğumuz için nakil ameliyatımız kolay oldu. Çocuğumuzun 10 gün içinde taburcu olma duruma gelmesini bekliyoruz. Sonuçtan çok mutluyuz. Burada önemli olan noktalardan biri çocuğun uluslararası hasta olması, bir noktası da üvey anneden karaciğerin alınması oldu. Vücudun karaciğeri reddetmeyeceğini düşünüyoruz. Bu çocuk yaşamak istiyor ve direniyor. Kendisine uzun ömürler diliyorum" dedi.
'NAKİLE KADAR PLAZMAFEREZ TEDAVİSİ UYGULANDI'
Bursa Uludağ Üniversitesi Çocuk Gastroenteroloji Bölümü'nde görevli Prof. Dr. Tanju Özkan, "Hasta bize Gaziantep'den ağır karaciğer hastalığı ön tanısıyla geldi. Aralık 2020 itibarıyla 8 aylıktı. Hastaya akut karaciğer yetmezliği tanısını o zaman koyduk. Ancak, bu süreçte çocuk cerrahı, transplant cerrahı arkadaşlarımızı durumdan haberdar ederek, çocuğun hastalığının ne aşamada olduğunu ve nedenini anlamaya yönelik tetkiklere, diğer yandan da akut karaciğer yetmezliği tanısıyla tedavimize başladık. Ülkemizde 'köprü tedavisi' olarak nitelendirilen, bizim de 10 yıl önce Uludağ Üniversitesi'nde pediatrik gastroenterolojide başlattığımız, diyalizin bir ileri versiyonu olan plazmaferez denilen bir yöntem de vardı. Karaciğerin fonksiyonunun yerini tutan bir tedaviye başladık. Diyaliz cihazlarındaki benzeri şekilde, plazmaferez yöntemiyle çocuğun bütün kanı, karaciğer hücrelerinin temizlemesi gereken maddelerden özel bir filtre vasıtasıyla temizlenerek, yine çocuğa naklediliyor" dedi.
'ÜVEY ANNNEYLE İLGİLİ YASAL SINIRLAMALAR BULUNUYORDU'
Donör arama sürecini anlatan Prof. Dr. Özkan, "Biz bu arada, nakil için donör aramaya başladık. Çocuk Suriyeli olduğu için, yasalarımıza göre kadavradan nakil yapılma şansı yoktu. Yakınlarını araştırdık. Öz annesiyle kan grubu tutmadı. Babasıyla kan grubu uygundu fakat, baba ileri derece obez olduğu için verici olarak uygun değildi. Aile dil bilmediği için tercüman vasıtasıyla, Arapça bilen öğrenciler aracılığıyla ya da cep telefonundaki çeviri programlarından kısa cümleler yazarak anlaşma yoluna gittik. Biz onlara bunun, ne kadar ölümcül bir şey olduğunu defalarca söylememize rağmen, aile tedavinin çocuğun hastalığını tamamen geçireceğini düşünüyordu. Sonrasında baba, itirafta bulundu. Babanın, Suriye'deki asıl nikahlı eşi, çocuğun üvey annnesi, çocukla aynı kan grubundaydı, yani donör olabilirdi. Ancak bununla ilgili de yasal sınırlamalar bulunuyordu" diye konuştu.
'ÇOK ZOR BİR SÜREÇTİ'
Ekip olarak geniş çaplı bir araştırma yaptıklarını belirten Prof. Dr. Özkan, "Göçmen bürosu ile bağlantılar sağlandı, hem valilik, hem Sağlık Bakanlığı ile çeşitli yazışmalar, sözlü bilgilendirmeler yapıldı. Çocuğun üvey annesi, çok zor koşullarda mevcut 6 çocuğa bakıyor. Çünkü babanın 2 eşten, 7 çocuğu var. 6 çocuğu Suriye'de. Hep beraber üvey anne, 6 çocuk ile birlikte geldi. Üvey annenin nakil için uygun olduğuna karar verildi. 140 günlük çok zor bir süreçti. Biz bu arada 40 küsür kez kan değişimi yaptık ve çocuğu yaşattık. Bütün enfeksiyonlara rağmen bu süreçte ekibimizin desteğiyle de, tedaviyi sürdürüyoruz. Üvey anne, geçen hafta donör oldu, karaciğer alındı, çocuğumuza nakil yapıldı. Şu anda çok daha iyi, son 2-3 gündür solunum cihazından alındı, artık kendisi solunuyor. Ağızdan beslenmeye başlandı. Bütün ekibimle gurur duyuyorum" diye konuştu.
'HERKES ÇOCUĞUMUZ İÇİN ÇALIŞTI'
Bursa Uludağ Üniversitesi Hasta Hakları ve Halkla İlişkiler Sorumlusu ile Organ Nakli Koordinatörü Sahriye Keskin, "Çocuğumuz hastaneye yatınca 140 gün tedavisi yapıldı ve bu süreçte nakil için uygun kişi arandı. Yapılan testler sonucuna göre üvey annenin kan grubu, çocukla uyumluydu. Sonra İl Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Yabancılar Şube Müdürlüğü'nü aradım. Oradaki çalışanlar bize çok yardımcı oldu. Daha sonra başhekim yardımcımızın onayıyla üvey anneyi Türkiye'ye getirmek için yazışmalara başladık. Kilis Valiliği ve İl Sağlık Müdürlüğü ile iletişime geçtik. Herkes hasta çocuk için seferber oldu. Çünkü çocuk gün geçtikçe tükeniyordu. Yazışmalarımız olumlu geçti ve annenin gelmesine karar verildi. Anneyi 3 çocuklu olarak belirtmiştik. Ancak anne sınır kapısına 6 çocukla gitmiş. Üvey anne 3 çocukla sınırdan Türkiye'ye geldi, diğer 3 çocuğu ise Suriye tarafında kaldı. Anne 3 çocuğu Suriye'de kalınca sınırdan ayrılmadı. Çocuklarını bırakıp gelmeyi kabul etmedi. Sabaha kadar çitlerin yanında çocuklarının başında beklemiş. Gerekli yazışmalarla diğer çocuklar için de izni aldık. Üvey anne ve 6 çocuğu Gaziantep'e geldi. Paraları olmadığı için otobüs biletini emniyetteki bir polis arkadaşımız aldı ve Bursa'ya geldiler. Çocuğun öz annesi olmadığı için nakil kararı için etik kurulu toplandı. İl Sağlık Müdürlüğü'nün desteğiyle kurul kısa sürede toplandı. Herkes çocuğumuz için çalıştı. Sonucunda da doğum gününde nakli gerçekleştirdik" diye konuştu.
'UZUN VE ZOR BİR SÜREÇTİ'
Tamer'in öz annesi Nadima Al Jadou, "Çok zor bir süreç geçirdik. Doğumdan bir hafta sonra bu süreç başladı. Karaciğer yetmezliği olduğunu doğduğu zaman öğrendim. Nakil yapılması gerekti. Uzun ve zor bir süreçti. Türkiye Cumhuriyeti başta olmak üzere doktorlara ve Sağlık Bakanı'na çok teşekkür ediyorum. Bu süreçte bize çok yardım ettiler. Çocuğun hastalığı geçmeye başladı. Bu kadar sakin durmuyordu. Sürekli ağlıyordu. Şu an bambaşka bir çocuk görüyorum. Herkese minnettarım" dedi.
Anasayfaya Dön Son Haberler Haber Arşiv